Burdurlular nöbetin ikinci ve son gününe kayıtsız kalmayarak, başta Vali Şerif Yılmaz ve protokol olmak üzere Cumhuriyet Meydanına sahip çıktılar.
Coşkunun yine yüksek olduğu ikinci günde kapanış ise renkli görüntülere sahne oldu. Demokrasi nöbetinin son dakikalarına girilirken genç çiftlerin Cumhuriyet Meydanına gelişleri coşkuyu daha da artırdı. Vali Şerif Yılmaz, genç çiftleri tebrik ederek hayırlı olmasını diledi.
İki gündür, çoşkuya katkı sunan sunucu Bilal Karasakal'ın anonsu üzerine gelin ve damatla birlikte platforma çıkan Vali Şerif Yılmaz ve Milletvekili Bayram Özçelik'e, sonrasında Garnizon Komutanı Tank Albay Aytaç Tokçalar, Rektör Prof. Dr. Adem Korkmaz, Vali Yardımcıları Bahir Altunkaya, Ali Nazım Balcıoğlu, Mehmet Yıldız, İl Emniyet Müdürü Saim Akpınar, İl Jandarma Komutanı Tayfun Dündar, İl Genel Meclisi Başkanı Muzzaffer Bağcı, Genel Sekreter Servet Olpak, siyasi ve sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve daire müdürleri eşlik ettiler.
15 Temmuz marşı eşliğinde genç çiftlerle birlikte Ay Yıldızlı bayrakları sallayan protokol ve meydana sahip çıkan Burdurlular, demokrasi nöbetine yakışan bir finalle son nöbeti tamamladılar.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program, Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile devam etti. 15 Temmuz’la ilgili çeşitli videoların gösterildiği programda İl Müftülüğü ekibi ilahiler söyledi. Programın devamında Mardin Dargeçit’te bölücü terör örgütü ile çıkan çatışmada şehit düşen Güneyyayla Köyünden J. Uzm. Onbaşı Hikmet Zengin’in ailesi tarafından, şehidimiz için hazırlatılan ikram ayrıca çeşitli kurum ve kişiler tarafından hazırlatılan ikramlar Vali Şerif Yılmaz ve protokol üyeleri tarafından vatandaşlara dağıtıldı. Programın son bölümünde Milletvekili Bayram Özçelik ve Vali Şerif Yılmaz konuşma yaptılar.
15 Temmuz hain darbe girişimi gecesinden itibaren meydanlarda Burdurluların yanında olan, il ve ilçelerde katıldığı demokrasi nöbetlerinde yaptığı konuşmalarla Burdurluları süreçle ilgili bilgilendiren, cesaret veren Vali Şerif Yılmaz, yine son gün demokrasi nöbetinde Burdurlulara hitap etti.
Vali Yılmaz programda yaptığı konuşmasında;
“O günden bu güne hamdolsun Burdurlu vatandaşlarımız devletine, milletine, bayrağına, ezanına sahip çıktı. Çıkmaya devam ediyor. Bunun en güzel göstergesi olan sizlersiniz. Sizler bu nöbete bu iradeye sahip olduğunuz sürece, bilin ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet bu topraklar üzerinde payidar olacaktır.
Atatürk’ün söylediği sözü biliyorsunuz; “beyler Toroslara gidin bir Yörük Çadırı varsa ve o çadırda duman tütüyorsa bizi hiçbir güç kuvvet yenemez” diyor. Evet çok şükür bu çadırı tüttürmeye gelen sizler varsınız. Her ne kadar bu ülkeyi satmaya kalkanlar olsa da, bu ülke işgal edilmeye çalışıldığında markete gidenler, benzin kuyruklarına girenler, evimde görünmeyeyim diye ışıkları söndürenler, bir yerlere kaçanlar olsa da, imanını, vicdanını dinleyen tankın, topun, silahın, merminin ve namlunun ucuna gövdesini siper eden Anadolu insanı olduğu sürece bu ülke bilin ki; hiçbir güç ve kuvvet tarafından işgal edilemez.
Edilemedi de, 250 şehidimizin sayesinde edilemedi. Edilemedi 2 bin 197 gazimizin sayesinde ülkemiz işgal edilemedi. Edilemedi Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile bütün meydanları dolduran insanlarımız sayesinde edilemedi. Edilemedi meydanlara gelemeyip sabahlara kadar dua eden gözü yaşlı analarımızın, babalarımızın, bacılarımızın, ninelerimizin dedelerimizin duası ile edilemedi. Edilemedi gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizin duası ile, onların bizim için yapmış oldukları dualarla edilemedi. Edilemedi mazlum ve mağdur milletimizin duası ile edilemedi. Edilemedi çünkü başımızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni sevk ve idarede, iradesini ve kendi canını ortaya koyan Sayın Cumhurbaşkanımız sayesinde edilemedi.
O gün uçakların takip ettiği, o gün helikopterlerin takip ettiği ve görüldüğünde eminim yüzde yüz gördüklerinde vuracakları bir ortamda başka bir ülkeye kaçmadı. Hemen yakınımızda Marmaris’teydi. Kaçacaksa başka bir ülkeye kaçmak için en kolay yerdeydi. Sayın Cumhurbaşkanımız kaçmadı. Milletine meydana gidin dediğinde ilk önce kendisi tankların uçakların arasına gövdesi ile beraber kendisi indi.
O irade sayesinde bu millet dik durmayı öğrendi. Yoksa o gün orada Sayın Cumhurbaşkanımız bu talimatı vermeseydi bu çağrıyı yapmamış olsaydı, belki bugün farklı yerlerdeydik. Yine o gün o meydanlara çıkıp canlarını siper eden aziz şehitlerimiz oldu. Ömer Halisdemir’lerimiz oldu. Ve burada meydan da söylemiştim. Ömer Halisdemir 15 Temmuz’un; ‘Ulubatlı Hasan’ıdır. Nasıl Çanakkale’de yeni gelecek olan kuvvetin zaman kazanması için 5 metrelik siperde askerini cepheye, sipere süren ‘Oğlum; siz savaşmaya devam edin arkanızdan gelecek olan güç ve kuvvetin buraya intikal etmesi için ölümüne siz oraya gidiyorsunuz’, denildiğinde gözünü kırpmadan yiğitlerimiz şehit oldu.
Bu günde, Çanakkale, Kurtuluş Savaşı ne ise 15 Temmuz’da aynıdır. Orada yaşananla burada yaşanan aynıdır. Karşımıza gelenler Müslüman olmayan, bu ülkeyi işgal etmek isteyen kimlikleri başka devletlere ait, ülkelerdi. Ama 15 Temmuz, içimizde yaşamış, Müslüman zannettiğimiz birileri tarafından kullanılma tarihi henüz tükenmemiş, birilerine uşaklık yapmaktan şeref duyan hainler tarafından yapıldı.
Dünde söyledim Çannakkale’ye sömürge ülkelerinden getirilen Müslüman askerler ezanları duyunca saf değiştirdiler, Osmanlı’nın cephesine geçtiler. Ama bunlar ezan ve selaları okuyanlara kurşun sıktılar. Ezan ve selanın tarafını değil, küffarın yanını seçtiler. Onun için küffarın diyarına gidip, orada yaşıyorlar. Ve utanmadan diyor ki; ‘Haçlılar hiçbir zaman sizin namusunuza dokunmamıştır’. Haçlıları öven bu kadar alçak bir insan görmedim. Haçlılar eğer buraları işgal edeceklerken namusumuza, şerefimize dokunmayacak olsaydı, ecdadımız bu haçlılara karşı niye savaştılar?. Haçlı orduları ile yıllarca Osmanlı döneminde dahil olmak üzere binlerce şehitler verdik. Bunca şehitleri biz niye verdik?
Takiye için içki içiren, zina yaptıran, haramı helalı ayırt ettirmeyen, hırsızlık yaptıran, namusun ne olduğunu anlamaz! Namusun ne olduğunu anlamak için Müslüman olman lazım. İslam’ı çok iyi bilmen lazım. Kur’an-ın emirlerini çok iyi bilmen lazım. Zinanın ne anlama geldiğini çok iyi bilmen lazım. Devletin belirli bir makamlarına gelmesi için yetiştirdiği bu hainlere karılarınızı falanın karısına verin diye talimat veren bu şerefsizdir. İçki için diyen bu şerefsizdir. Çoğunu biliyorum. Bunları ezbere söylemiyorum. İftiranın ne anlama geldiğini bilen bir Müslüman’ım elhamdülillah, hiçbir Allah’ın kuluna iftira atmam, makamım ve mevkii içinde bunu yapmadım. Ama bir makama gelmek için karısını birine peşkeş çeken şerefsiz bu milleti bu hale getirdi. İçki içirerek bu milleti bu hale getirdi. İçkinin haram olduğu Kur’an’da açık değil mi? Bu açık emre rağmen bunu yapın diyebilen bir alçaktan Müslüman olur mu?
Hocalarımız müftülerimiz burada bu kadar alçak bir kişi maalesef üzerine giydiği pardüsü diyeceğim çünkü ona cübbe diyemem çünkü İslami terimleri bunlarda kullanmamak lazım. Başına giydiği belki Yahudi, belki papazın verdiğidir bilemiyorum kimin verdiğini, o libaslarla, o elbiselerle yıllarca bizleri kandırdı. Gözünden yaş dökerek bunu yaptı. Ve insanlarımızı maalesef yıllarca kandırdı. Kırk yıldan beri nakış, nakış bunu işledi. Ve bir gün o kullandığı insanları o kendi öğrettiği, öğretisi ile amel ettirmeye başladı. Ve onun içinde haçlılar bu ülkeye, bu millete İslam milletine zarar vermedi diyebilecek kadar haçlıların köpekliğini yapıyor. Yapmaya da devam ediyor.
Biraz önce sayın Vekilimde söyledi. Son kullanma tarihi henüz bitmedi. Bitmezde çünkü daha sadece Türkiye değil, karıştırmaları gereken çok yerler var. Harita henüz çizilmedi. Yüz yıl önce çizmeye çalıştıkları harita henüz tamamlanmadı. Tamamlanması için zaman ve zemine ihtiyaç var. Daha kullanacaklar onun için vermiyorlar. 15 Temmuz’a kadar bütün televizyon haberlerinde duydunuz. Amerika’daki o hain her gün hasta oluyordu. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’ye davet ettiğinde gel ülkene dediğinde hastalıktan hastaneye koşturup haber yaptırdılar. 15 Temmuz sonrası hastalığını duydunuz mu? Bu kadar riyakarlık, bu kadar edepsizlik başka bir yerde yok! Milleti kandırmak için elinden ne geliyorsa bunu yapıyorlar. Bizim uyanık olmamız lazım. Biraz önce söyledim. Harita çizimi bölgemizde bitmedi. Burada güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğu sürece de Türkiye Cumhuriyeti ve gönül coğrafyasındaki insanların hak ve hukukunu koruyacak bir devlet, hür bir yönetim olduğu sürece de bunu kolay kolay gerçekleştiremeyecekler.
Onun içinde bizimle ilgili uğraşamaya devam edecekler. Bu nöbetler onun için tutuldu. Yoksa 15 Temmuz günü ertesi sabah, o hainlerin çalmış oldukları bu milletin değerlerini, bu milletin üniformasını, askerimizin üniformasını çaldıklarını tekrar alıp asli yerine iade ettik. Onları geldikleri halde olması gereken şekilde çırıl çıplak milletin önüne adaletin önüne teslim ettik. Ama bilin ki; o gün bitmedi. Onun için Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile nöbet tutmaya devam etmiştik. Dünde aslında uzun bir geceydi. O gecenin sabahında hamdolsun aydınlığa kavuştuk. Ama bu nöbetler bitmeyecek. Bu ülkemizde nöbetler bugünde, yarında bitmeyecek. Biz nöbette olduğumuz sürece de hiçbir güç ve kuvvet bu ülkeyi işgal edemeyecek, yenemeyecek, bize diz çöktüremeyecek. Bizi bölemeyecek, bizi parçalayamayacaklar diyorum.
Tekrar dün ve bugün dahil olmak üzere 15 Temmuz’dan bu tarafa bizlerle beraber olan, bizlere her türlü maddi ve manevi desteği veren tüm Burdurlu hemşehrilerime huzurlarınızda teşekkür ediyorum. İlçelerimiz dahil olmak üzere 2 günden beri ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ ve nöbetimizde bizlerle berber olan, olamayıp ta dua eden, maddi manevi destek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.